unutmamaya alışana ufak bi kağıda telefon yaz, inerken gözüne çarpan bi yere yapıştır.

arabanın anahatarına bağla telefonu :) arabayı durdurup anahtarı çektitiğinde telefonda gelsin.

telefonu cebinden cikarmazsan unutmazsin.

Liseli sevgili yap surekli sms atsın.

hani ön camda dikiz aynasına bişiler asıyoruz ya, oraya telefonunu hatırlatacak bir şey as ya da içteki kapı koluna bi sticker gibi bir şey yapıştır sana hatırlatsın.

1 liracilarda alarm vardi kapi pencereye takilan. Onlardan al kapiya tik. Inmek icin kapiyi acinca oter. Sen de noluyo lan deyip alirsin telefonunu.

bahsedilen telefon iphone ise ve internetin var ise, reminder dan ev lokaksyonuna gelince alarm çalacak şekilde ayarlayabilirsin sanırım.

araç şarj cihazı al, kontağı kapatınca elektrik kesileceği için telefonun ekranı yanar. alırsın.

arabadan inerken direksiyonun arkasına bakıp kontrol etmeyi bir alışkanlık haline getirsen süfer olabilir.

ya ayrıca eve gelince nasıl farkına varmıyorsun telefonunun yanında olmadığını, arkadaşların dediği gibi sevgili yap da arasın, ya da sen onu ara.

el freninin üstüne kağıt yapıştır, telefon yaz.

ben kıvırcık saçlar için özel ürünlerden kullanıyorum. çok memnunum. john frieda'nın şampuan, kremi var. öncelikle şampuanınızı değiştirin derim ben.

ayrıca saç şekillendiricileri de var kıvırcık saçlar için.

saç şekillendirici olarak ben en çok yine kıvırcık saçlar için jöle'den memnunum. downunder naturals markası.

john frieda+1

argan yağı (durulamayın)
badem yağı (durulamayın)
kıvırcık yapan maşayla üzerinden geçin
geceleri bere (kukuleta) takın

şimdi jimjim'in yazdıkları ile benim yazdıklarımın arasında fark var.

ben kıvırcık saçlarımı seviyorum ve buklelerin düzgün olmasını istiyorum. benim önerdiğim ürünler "bukle belirginleştirici"

jimjim'in önerdikleri ise saçı, bukleleri düzleştirici. misal argan yağı düzleştiriyor, bööyle ipek gibi yapıyor.

ürünleri alırken dikkat et. kıvırcık saçlar için iki çeşit var. istediğine göre al.

maybelline likit ruj gibi olandan. adını unuttum ama çok doğal.

öyle ısmarlama olmaz. gidip deneyeceksin. teninin rengine göre alacaksın.

teninin rengine göre alırsan çok fark edilmez. beyaz yapanlar özellikle öyle yapıyorlar. ör. bülent ersoy :P

estee lauder in gözaltı kapatıcısı güzel

mac studio finish concealer kullanıyorum, gayet güzel.

Benefit - Erase and Paste şimdiye kadar kullandıklarımın en iyisi. Porselen etkisi yapıyor resmen ciltte. Hayatımın sonuna kadar kullanabileceğim bir ürün.

www.benefitcosmetics.com

Bu arada benim tenim açık buğday 2 numara kullanıyorum. 1 çok beyaz 3 bronz oluyor. 2 ideal.

benefit erase paste

ben bourjois touche healthy mix kullanıyorum memnunum, yapısı çok ince ama güzel kapatıyor gözaltını ve kalıcı. benefit erase paste de güzel kapatıyor ama yapısı oldukça kalın ve çizgilere dolabiliyor. benefitin lemon aid'i de güzeldir bu arada, ama o gözaltı değil göz kapağı için.

garnier kafeinli roll-on www.bakimstore.com

terasta ya da balkonda köpek bakılmaz.
elbette yazın da kışın da içeri almanız gerekir.
normal şartlarda bir evde yaşayan köpek için günde 2-3 saat gezinti yeter.
eğitim şart ama eğitime yollamak şart değil, eğitimi kendiniz vereceksiniz.

bahçesiz evde besleyecekseniz, evin içinde beslemeniz lazım.

Balkon olmaz, kocaman terasa sahibim ama çok zor oluyor.

çünkü kışın evin içine alman gerekir. Sabahları ve akşamları çıkartıyorum ben ve eğitim şart tabii ki...

evde büyük köpek beslemeyin. hem köpeğe eziyet, hem de eve. o köpeğin koşup enerjisini atması lazım. ve eğer köpek büyükse evi harap ediyor, ev kokuyor falan.

eve köpek alacaksanız küçük cins alacaksınız. en büyük jack russell, spanish cocker filan. hatta daha küçük ırklar var.

küçük köpeklerin diğerleri gibi çok gezdirilmesi gerekmiyor. hatta en küçükleri kedi gibi tuvaletlerini eve yapabiliyorlar.

iyice düşünmeden almayın.

balkon fikri çok sakat bence. yazıktır hayvana. bahçeli eviniz, çiftliğiniz yoksa balkonda terasta büyük eziyet.

eve köpek almayın, sonra sıkılıp bırakıyorsunuz. dışarıya alışkın olmayan hayvan telef oluyor dışarıda.

Yola çıkmadan önce veterinere gidip yol süresini belirterek uyutun. Kafesinin içinde tıngır tıngır gider, sorun olmaz.

uyutun kesin. yoksa çok yazık psikolojisi filan altüst olur hayvan kendine gelemez. zaten taşınma yeni yer filan korkacaktır. uyutursanız sorun olmaz.

boktan bir otobüs firması bul, çok yoğun olmayan bir dönemde bilet al. otobüsün çoğu boş olsun. kedini yine uyut ama yanında götürmene izin verirler.

Trenle gidin, 13 saatte gidin ama kediniz yanınızda ve uyutulmamış/uyuşturulmamış olur.

trenle gidin.

canlarını riske atmayın.

bir ihtiyac

evet merak ediyoruz ermanen bu silinen soruyu neden tekrar açtı :)

o kadaaar önemli konu varken.

yokluk.

Sartlar oyle gerektiriyordur

Üzerine kafa yorma gerektirmeyecek kadar anlamsız ve gereksiz. (dişi)

kişisel gelişim.

En guzel yani istedigini skebiliyo olmak sanirim.

ellerim güzeldir.

Aciziyet. (Men)

25 kadın
yapma ihtiyacı hissetmiyorum.

+sık yapılmaması gerekir.

+arada sırada ara vermek gerekmekte hemen boşalayım dersen erken boşalmaya yol açar.

+bazen 5 gün yada 1 hafta perhize girilmelidir.

+çok sık yaparsan seksten zevk alamazsın söyleyeyim.

kutuphane

parklara. misal fındıklı parkı.

moda ya da pendik sahil, tertemiz ohh. hatta pendik sahilde biraz yukarıda bir çay bahçesi vardı adını unuttum. turuncu tenteli. benzeri modada da var. dene istersen. nası olsa kafa dinlemek için dolaşmayacak mısın? arar bulursun :)

beyoğlu-küçükparmakkapı sokak leylek kafe.

biz burda her hafta kitap kulübü için toplanıyoruz. bizim gibi gruplar, ders çalışan öğrenciler, hatta ders veren hocalar filan bile oluyor.

hafif bir müzik çalıyor, mekan temiz, ferah, yiyecekler lezzetli, fiyatlar orta karar.

şehzadebaşı ve süleymaniye camii

ortaköy'de starbucks uygundur.

ama sahil tarafındaki değil, muallim naci caddesi üzerinde, kırçiçeği lokantası var, onun yanındaki.

tenha oluyor.

kadiköy, nazim hikmet ran cay bahcesi

Süleymaniye fikri iyi ben de gülhane parkını öneririm hoştur

geçen sene bu senelik diye söylemişlerdi galiba ya.

yök geri getirdi onu galiba :/ üniversiteler paramız yok diye ağlayınca.

şeye döndü hani her sene ilkokul kayıtlarında para isterler, meb yok kayıt parası der ama okulun ihtiyacı vardır, almak zorundadır.

Yok öyle bir şey. Ödenmiyor. 2. öğretimler farklı tabi.

biri bunun doğrusunu söylesinn. yazık bize.

ben azami süreyi çoktan doldurdum :/ illa bişi ödemem lazım zaten.

Şu anki yönetmelik harç alınmaması yönünde.

O yüzden harç alınacağına dair somut bir belge veya kanıt var mı?

Yoksa öğrenci dedikodusu mu?

okul sitesine bakmaya korkuyorum :P

şöyle bir şey var bizde.

boun.edu.tr

Bin defa söyledik, hala söylüyoruz, halen daha "yok öyle bir şey, harç març ödenmeyecek" diyenler var. Geçen sene ağustosta "2012-2013 eğitim-öğretim yılında katkı payı alınmaz" diye bir madde eklediler. Açıp da kimse resmi gazeteye bakmaya tenezzül etmediği için herkes kaldırıldığını sandı. Bu sene de, bundan sonraki yıllarda da alınabilir. Bu sene yeniden öyle bir madde eklenerek alınmayabilir. İkisi de olabilir.

ticaret odasına gir şirketi tescilettr ortak olursunuz muhtemlen .
ofis bul. içine iki pc alın kendinize oturun ve iş bekleyin .
noter ticaret odası bilmemne masraflarını bizden daha iyi bilirler onlar.
ofis e gelince kira dekorasyon limiti yok bundaki paranın.
fatura keseceksiniz öncelikle kim olduunuzu tc ye bildirib gerisi dediim gibi oturup boş boş beklemek
edit: çok öemliyse belirtyeim mimarlk inşaat ticaret ltd şirketi yüzde 40 ortağıyım. ha ama bu işleri ben mi yaptım. no.

siz çooook kolay bir formül yazıyorum.

bir adet güvenilir muhasebeci bulacaksınız. (şirket kurarken zaten bulmanız gerekiyor. defterlerinizi tutması, vergilerinizi yatırması için)

gidip muhasebecinin bürosuna anlatın derdinizi, şunları yapmak istiyoruz diyin. onlar her gün şirket kurma işi ile uğraşıyorlar. masrafmış, neler gerekiyormuş size söyleyecek.

zaten şirket kurarken işleri de muhasebeci yapacak.

ancak muhasebeciye aylık bir ücret ödeyeceksiniz. defterler için. güvenilir birisini bulmazsanız başınıza bir sürü vergi borcu çıkabilir.

siz de oturup yurtdışındaki mühteşem geleceğinizi planlayabilirsiniz.

uyuyo belki.

üzülceksin ama erkek arkadaşıyla mesajlaşıyor

Hee.. O da zaten gece 00.01 olsa da biri benim dogumgunumu kutlasa diyordu..
Uyaninca bi 'tesekkur ederim' der.

panpa benle mesajlaşıyor o saatten beri. lan şaka bi tarafa adı ne arkadaşın? ilk harfini söyle tanıdık çıkmasın :D

sevgilisi falan yok arkadaş olsa milletin sevgilisine ilk dk niye mesaj atayım.Yaz akşamları erken yatan mı var la.

bayram gezmesinde :D

eğer bu saate kadar cevaplamadıysa kesin sabah "aaa cnm tşkr edrim" tadında bir mesaj atacak ve ekleyecek "uyyordm smdi grdum"

neden? hatun çünkü sana karşı birşey hissetmiyor panpa. yüzgöz olmak istemiyor.

az daha zorlasan (bkz: uff snne be slk) diyebilir.

cevap olarak "gülü sevdim dikeni battı, seni sevdim götün kalktı" yazabilirsin, uygundur.

watsaptan baksaydın en azından online olup olmadığını görürdün. neyse, doğumgününü dışarda arkadaşlarıyla kutluyor ve henüz mesajı görmemiş olabilir belki.

sana karşı bir şeyler hissetmiyor.

24 buçuk saat sonra facebookdan yazdı bildik şeyleri söyledi teşekkür ederim ilk kutlayan sen oldun falan bütün gün beklemek kötüydü la

iyi la yine cevap vermiş. belki iş çıkar belli olmaz.

direkt hocanın adının yanına pdf yaz.

denedim yüzde yüz çalışıyor.

o hocanın olmasa bile çok güzel makaleler çıkıyor.

diye yazmıştım ki hocaların adlarını soruyormuşsun zati.

valla sana zahmet 1-2 makale karıştıracaksın, bibiyografya bölümünü hatmedeceksin. bu kadar basit.

Daha yeni yetme meraklı bir araştırmacıyım bir bibliyografya bile yok yani elimde.
Sadece keywords ve subject kısmı var..

wikipedia dan biraz okuyarak başla. bunun yöntemi budur. ordan bir iki akademisyen ismi, bir link bulacaksın ordan gideceksin.

o kadar basit değil bu işler.

eskiden google yokken bir kütüphanede ansiklopedi karıştırır, kart katalogları okurduk. her gibi günler.

google books var, her bişi var.

Sageden jstordan falan makaleler bulsan
. Filtreleme seçenekleri var yazar ismi vs de girebilirsin. Sonra kaynakcalarina baksan cok mu zahmetli olur acaba

çık.

:) eğer sevgilim olsaydı bu sakin istanbulu kesin değerlendirir içeri girmezdim

bi an çok kötü şeyler geldi aklıma többe töbe :)

semt ver semt.

izmir, alsancak

cik tabi hic durma.

sevişme olayı neden yok? bence çıkma, ayart.

Ben daima tek çıkarım (gerçi çıkacak pek kimsem yok ondan olabilir :D) gezilecek mimarisi güzel binalar falan varsa gidip onları incele ya da sadece yürüyüş yap iyi gelecektir.

Seversen Hayko CEPKİN konseri varmış bu akşam (az önce haberim oldu) Tarihi Havagazı Fabrikasında ona git kafanı dağıt evde durma :)

açıklama yapmaya gerek duymadım çık

tüh, izmir'miş :))

çık tabi, sevgilin yanında gelmezse de boşa gitsin, ne anladım ben öyle sevgiliden?

şimdi 58 tane özel mesaj gitmiştir "gel beraber takılalım" diye :)

gelmedi hiç valla :)

milletin içi pis ama sazan avından korkar olmuş ondan ben izmir de olsam kahve içmeye çağrırdım bi iki öğüt verirdim o salağı adam etmesi için

çık sinemaya git dicem ama çok geç olmuş :) balkonda otur çiğdem çitle, kola iç.

ooooh mis gibi. kahrolsun erkek arkadaş ve türevleri

merak eden varsa, çıktım :)

balık restoran dışında ne yazık ki pek bir yer yok. çarşının tam ortasında bir pizacı var, çok eski ve iyidir. uzun zamandır gitmedim oraya ama.

foça yolunda bir sürü kendin pişir ye, kayfaltı yap yerleri var, onları deneyin isterseniz.

Metrobüsle Yenibosna'ya (ya da Şirinevler'e belki) gidip oradan taksiye binmek daha ekonomik olabilir. Malesef gece (metro başlamadan) bu taraftan Atatürk'e toplu taşıma imkansızdı en son.

gece havataş seferi yok. metrobüsle yakın bir yere kadar gidip taksiye binebilirsiniz belki. gece saat başı metrobüs varmış diye duydum.

bir gece önce en geç havataşla gideceksiniz.. (sanırım hava alanında 2,5ta olacak şekilde var) 2-3 saat bekleyeceksiniz. ki çok aşrı bir şey değil bence kahvaltı falan yaparsınız, başka çözüm bilmiyorum.

Kapali mekanlardaki sigara yasagi iyiydi bence. Bir de paradan 6 sifir atilmasi. Onlar disinda benim de aklima ulke ve toplum icin uzun vadede faydali bir icraat gelmedi.

Sağlık alanında ssk, devlet birleşimi, özelden faydalanmanın kolaylaştırılması iyiydi ama yine sağlık alanında düzgün şeyleri bozmaları, çeşitli kısıtlamalar ve katkı payıyla bu başarıyı nötrlediler.

Memurlarla ilgili bazı düzenlemeler; serbest ikamet, doğum izni vb iyi oldu.

Üniversite harçlarının kaldırılması.

Başörtü yasağı önündeki engellerin kalkması, askerin siyasetten çekilmesi, Kürtlerin hakları konusunda pozitif zımbırtılar tanınması, özellikle İstanbul ve İzmit'te (yaşadığım şehirler) belediyeciliğin nispeten başarılı olması, bazı özelleştirmeler, falan filan.

İkincisi, Türk solunu 'genellersen' PKK sempatisi olduğunu söylemek saçma olur. Ha, BDP-Kürtçü tayfada var elbette. Genel Türk solunda PKKdan ziyade Kürtlerin ezilmeleri ve sıkıntı yaşamaları konusunda hassasiyetler var, yer yer de haklılar bu konuda.

AKPli değilim, başbakandan hoşlanmam. Bence böyle ama.

evet, askerin siyasetten çekilmesi, dakka başı darbe şakşakı yapanların susturulması iyi oldu. bugüne kadar başımıza ne geldiyse bu darbelerden geldi. akp bile darbe eseri. :(

ayrıca herşeye rağmen askerlerin ülkenin başbakanı-cumhurbaşkanı ve eşleri ile yok el sıkışmamaları, yok davetlerine katılmamaları, çağırmamaları vs hiç iyi değildi. bütün görgü kurallarına aykırı idi. bunlar bir yerden patlak verdi işte.

ancak bunun için bir çok suçsuz insanın hapse atılması, eski genelkurmay başkanına ömürboyu hapis verilmeli miydi? bunlar kötü oldu bence.

akp ilk yıllarda avrupa birliği uyum yasaları adı altında çok güzel düzenlemeler yaptı, sonra bunları rafa kaldırdı, van minit filan popülizm peşinde gidiyor.

roket adam, istanbulda belediyecilik düzgün derken? en az 19 senedir bu zihniyet başta 2 dönemdir de topbaş yönetiyor, şehir gitgide kötüleşiyor bence.

Ben aynı fikirde değilim maalesef, gerek toplu taşıma, gerek yol düzenlemeleri / kalitesi, gerek çevre düzenlemesi konusunda epey iyiler, işin kötü tarafı akp karşıtıyız diye mecburen oy verdiğimiz CHP İzmir'deki tanıdıklardan dinlediğm kadarıyla çok başarısız mesela. Adamlar 'çalışıyor', bilemiyorum nerede oturuyorsunuz ama son 10 senede ciddi gelişmeler oldu bence.

bu lale meselesi çok iyi bence. şehre gerçekten güzellik geliyor.

yabancı misafirlerimizin çoğu da çok beğendiklerini, başka yerde böyle güzel şeylerin olmadığını söylüyorlar.

ha o laleleri yetiştirmek için şu bu zengin olmuş bunlar hep aynı. birisi iktidarda olunca illa ki yandaşları zengin oluyor. (bütün partili yandaşları Allah bildiği gibi yapsın)

bunu mu beğeniyorsun bak bi sürü de kötü şey var diyene de eyvallah haklısınız diyorum :)

ben bi ara tırnak makasıyla kesmiştim tırnaklarını. Sonra unuttu tırmalamayı. Bu sefer de ben başladım tırmalamaya:(

ben tırnaklarını her zaman kesiyorum ama tırmalamaya devam :)

bi ara bahçede efendi efendi takılırken köpek peşine takıldı bunun. Tabii bu da mutad olduu üzre bi aacı hedef aldı gendine, tırmanıp kurtuliim şu itoğlundan diye. Sonra bu ağaçla buluşunca bi atladı ağaca ama tutunmak ne mümkün. Bayrak direğine tırmanmay çalışıp da aşaa kayan bi insan gibi düştü. Şaşırdı tabii. Allaalla dedi her zaman tırmanıyodum acaba atlarken bi hata mı yaptım diye 25-30 cm geri çekildi düştüü yerden, yeniden sıçramak için. Ama durumda hiç bi değişiklik olmadı. Gene tutunamayıp kaydı düştü aşaa. O arada köpek zaten çoktan yetişti buna. Bi güzel hırpaladı bunu. Bi yandan ağaca tırmanamamanın şaşkınlığı bi yandan g.t korkusu.. Çok kötü olmuştu yaa kedi. Tüyleri birbirine girmişti. Sona kurtardım bunu teselli ettim de bi daa estetiine karışmadım:))

Aaaaaaaa dışarı çıkan kedinin elbette ki tırnaklarına dokunmamak lazım. Yazıktır.

dokunmadım zaten o yaşadığı elim ve menfur olaydan sonra o köpek zaten hem kedimi hem de yüreğimi incitti...

tırmalama tahtası+catnip işe yarıyormuş bazı kedilerde, sadece tahtayı tırmalıyorlarmış.

benim ipne koltuklarla devam ediyor o ayrı...

ailecek gidecekseniz üsküdar'da kanaat lokantası. eski ve güzel bir lokantadır. yemekler gelenekseldir. et yemekleri, tencere yemekleri, çeşit çeşit zeytinyağlı, tatlılar vs.

ancak esnaf lokantası olduğu için yemekler erken bitiyor.

biraz pahalı bir yer ama sizin bütçenize uyuyor.

www.filizler.com

Üsküdar'daki tam Kız Kulesi'nin karşısı. Hem manzarası güzel hem de etleri lezzetli.

Not: Alkolsüz!

www.alticizilisatirlar.net

www.alintidir.com

iyi kalite bikini

zeki bikiniler ne yazık ki çok iyi değil. yani isimle alakalı değil kalitesi pek. birkaç firma var, bikinin içinde klorlu ve tuzlu suda kullanılmaz yazıyor

eneler önce (6 sene) benetton'dan bi bikini almıştım, çok az solma var. tbox'ınkiler de fena değil.

Önce güneş kremini sürün, cildiniz biraz emdikten sonra bikiniyi giyin, kremle çok temas etmesin, gölgede sererek kurutun, ıslak mayoyu plastik torbalara koymayın, kışın kaldırırken de düzgünce, bir yerlere tıkmadan saklayın.

her gün havuza giden birisi olarak söylüyorum her gün sabun ya da deterjan ile yıkamayın.

deterjan zararlı mayo-bikiniler için. çok huylanıyorsanız alt kısmını biraz sabunlayın, o kadar.

havuzda yüzüyorsanız klor çok yıpratıyor ne yazık ki. büyük spor mağazalarında klor arındırıcı şampuanlar var, onları deneyin.

bir de havuzdan gelince hemen asın mayonuzu, poşetin içinde ıslak ıslak kalmasın. zararlı.

en dayanıklı mayolar yüzücüler için özel olarak yapılan mayolar. speedo, adidas, nike gibi markalar. endurance yazıyor üzerinde. havuzdaki klora dayanıklı. normal mayolar havuzda 2-3 ayda yıpranırken bu mayolara 1 sene bişi olmuyor.

kendine alternatifler üret. tek bir odağın/hayalin olmasın, ama bu "x olmazsa y yaparım/olur" biçiminde bir umursamazlık/kayıtsızlık da olmasın.

kötüsüne hazırlamaya çalışıyorum mesela ameliyat gibi sınav gibi şeylerde gerçekten zor bişey.ama gönül işlerinde biraz zor bu söylediğim tabi :(

hedeflerini küçük tut, reddedilebileceğini, kaybedebileceğini kabul et en başından.

ayrıca önemli olan kendine güvenmen ve imkanların sınırsız olduğunu, umudunu yitirmemen gerektiğini bilmen.

cevap veriyorum: hepsi birbirinden zararlı.

salam sosis grubunun içinde nitrit-nitrat koruyucuları vardır ve kanserojendir. sigara da keza öyledir. ikisi de çılgın zararlıdır yani.

kırk katır mı, kırk satır mı diyorsun.

sigara. sigara kadar zararlı şey çok yoktur.

sürekli salam, sosis vs. kaynaklı obezite hariç hastalık duydun mu hiç?

sigara'nın neden olduğu kaç tane ölümcül ya da sakat bırakanı var. hergün aksatmadan yemediğin sürece karşılaştıramayacak iki şey. biri sağlıklı olmasada yiyecek, diğeri içinde onlarca doğrudan zararlı kimsayal barındıran bir zehir.

Gittiğinde yaptırırsın. Online check in paralı.

istediğin koltuğu seçmek için ekstra ücret ödemen gerek bildiğim kadarıyla

Online Check-in sırasında koltuk seçebiliyorsunuz. Ücrete tabi olabilir.

normal çekin de de koltuk seçimi yok ki?

normal check in yaparken özellikle belirtmezsen rastgele veriyor, belirtirsen de para alıyor, 12 lira idi galiba cam kenarı. benim gidiş dönüşte tesadüf cam kenarı gelmişti, işte hayat.

Koltuk seçmek istiyosan para vericen, ama check-in sırasında cam kenarı olabilir mi dersen, yer host-hostesinin de iyi anında denk gelirsen, cam kenarında ücret ödemeden uçabilirsin.

Yaz birader. İçinden geleni yaz işte. İpini koparanın yazar olduğu bir ülkede sıkıntı çekmezsin veya horlanmazsın. Bi de iki mevlana şems falan sıkıştır araya kitabın adını da gerçek aşk falan koy bestsellera oynarsın güven bana.

önce kendinin ve anlatmak istediğinin/istediklerinin ne/neler, nasıl, niçinlerine cevap aramak iyi bir başlangıç olabilir?
Kim için yazacaksın?
Niçin yazacaksın?
gibi şeyler.
Örneğin tam o kaideye oturtmak yanlış gelse de natüralist gelenekten olan yaşar kemal'in aylarca dağlarda, oranın köylerinde kaldığını okumuştum, ince memed'i yazmadan önce.

Çok okuyun. Kitap çıkarmak çok zor bu ülkede. O yüzden uzun süre bol okumalar yapmakla beraber amatör süreçte yazarak kendinizi sınayın ve geliştirin.

Şunu söyleyeyim sadece, yazarlığın eğitimi olmaz.

Tabi, bol bol kitap oku, ama herkesi okuma kendini ispatlamışları oku.
Ve çok insan tanı, çok yerde bulun, çok olay yaşa.

Kafede oturmaktan bahsetmiyorum yani kafede de otur tabi ama en radikal ortamlara da gir.. anlatabildim mi? her şeyi okuyarak öğrenemezsin.

yazarak geliştireceksin. lak lakla değil yazarak gelişir yazarlık.

yazar olmak için eğitim gerekir mi çok emin değilim, ancak iyi yazarları da ciddi bir şekilde okuman gerekli. herkesin okuduğu gibi hikayesini takip etmeyeceksin. inceleyerek, duyarak okuyacaksın.

ancak bunu da abartmamak lazım. çünkü gerçekten yazarak geliştireceksin kendini. fazla okuyarak da başkalarından etkilenme.

ayrıca okumak diyorsak hepsi edebiyat olmamalı bence. sanat, bilim, yerine göre hayatla ilgili diğer konular. gezmeli, gözlemlemelisin. sanatın diğer dallarını da takip etmelisin. müzeler, sergiler ve konserler sana hayat görüşünü geliştirmen için yardımcı olacaktır. yazmak sadece hikaye anlatmak değil felsefen, hayat görüşünlerin vs özgün olmalısın. boş olmamalısın. yoksa piyasadaki gibi küfreden komserler filan yazarsın, bol bol alkış alırsın ancak edebiyat anlamında bir gelişme gösteremezsin.

son paragraf naçizane benim görüşümdür. kolay gelsin.

kendin gibi alaylı yazarlardan tavsiyelere kulak verebilirsin. bu yolda çok çile çekmiş ve hâlâ amatör ruhla devam eden, alçakgönüllü insanlardan bahsediyorum. cracked.com'da örneklerini bulabilirsin. john cheese, david wong gibi. bayağı motive edici şeyler söylüyorlar.

tepkileri gözlemlemek adına blog açabilirsin, okuyucu eleştirilerine göre de kendini geliştirebilirsin.

Buyuk bir yazar olmaz, yazar olursun, sonra ya seni kucuk yazar olarak birakirlar ya da buyuk yaparlar.. satacak populer kultur malzemesi bisey yazacaksan gunumuz dunyasi icin buyuk yazarlik icin ilk adimi atmis olursun

boşuna uğraşma evlat, burası kurtlar sofrası. bir kere yazar oldun mu geri dönüşü çok zordur. burda herkes birbirinin hatasını kollar, en ufak yanlışını affetmezler. dışarıdan göründüğü gibi değildir. çok kişi telef oldu, uyuşturucu, alkol batağına saplananlar, delirenler oldu. ben şanslı olanlardandım. tekrar seçme şansım olsa bu pis işlere hiç bulaşmazdım.

Üslup öyle mi yazılıyor yoksa uslup diye mi yazılıyor? Eğer öyle yazılmıyorsa, imla kılavuzu şart. Doğru yazmış olsanız bile şart!

Emre Kongar'ın, "Hoca Efendinin Sandukası" isimli romanının önsözünü okuyun. Orada kendinize pay çıkaracağınız dersler var.

Şu PKA'nın yazarı nasıl oluyor da, çok az geldiği bir şehrin tarihteki hâlini bu kadar iyi tarif edebiliyor?

Çalakalem yazmayın.

Yahya Kemâl, Sessiz Gemi isimli şiirini, on senede yazmış.

Araştıra, soruştura, bilgi biriktire, hayal kura, sil baştan başlaya, beğenmeye, içe sinmeye, içe sine, değiştire, deneye yazın.

Gezin, gözlemleyin, okuyun, hayal kurun.

Ben de dâhil olmak üzere, Orhan Pamuk'un Türkçesine bok atmayan kalmadı. Peki, Orhan Pamuk'u Nobel ödülüne lâyık görenler, yazarın Türkçe romanlarını mı okudular? Demek ki, özgünlük yani orijinalite, hayal gücü ve yazarın, okuyucu üzerinde bıraktığı etki, dilden daha önemli.

Telefondan edit edemiyorum, (bkz: boğazın suları çekildiği zaman)

yazarodasi.blogspot.com

tırnaklarını törpülemesiyle alakası yok o hareketin. yatacağı yeri yumuşatmak gibi bişey o yaptığı. mutlu olduğu için yapıyor. iyi bişey yani.

mutlu olduğu için yapıyor o hareketi.

kaç aylık? tırnaklarını içeri çekmeyi öğrenmiş mi?

hayırsız+1

Bildigim kadariyla dostluk emaresi oluyor o hareketleri

Valla kac aylik bilmiyorum da 1 aydir biz bahcede ondan once de 1 ay komsu bakmis. Max 2.5 aylik

Annemleri ikna cabalarindayim smdi istanbul'a goturmek icin. Evde bakamayiz ama orada sahiplendirmem daha kolay olur :)

hayırsız +1

bir de bu davranış küçükken annesinden çok süt içememiş kedilerde daha çok görülüyor. bir nevi sütten erken kesilme travması yüzünden.

sokaktan sahiplendiğim kedim 4 yaşında ve hala yapıyor bunu çünkü annesi yoktu. onun yavrusu ise yapmıyor çünkü gerektiği kadar süt emdi annesinden.

oyyyyy kıyamam ben ona yaa :) bu şebek 54 yaşındaki babamı bile değiştirdi valla, hayatında kedi ellememiş adamın tepesinden ayrılmıyor şimdi

gidip biraz daha seviyim o zaman :)

Anna Karenina, Madam Bovary, Gabriel Marquez'in romanları, Çehov'un kitapları, Balzac'ın romanları hem işinize yarayabilir hem de keyif verir diye düşünüyorum.

şimdi birazdan buralar hep Dostoyevski dolar :)

Okuduğum Ernest HEMİNGWAY kitaplarının tadı hala damağımdadır. Birinciliği Silahlara Veda ya veriyorum.

ama once yuzeye cıkarman ve hesaplasman gerekır. sonra ugurlayabılırsın ancak. gormemek ıcın cabalarsan onlar da gozunu oyarlar. goreceksın anlayacaksın ve vedalasacaksın.

önce sözlükten bilinçaltı nın kelime anlamına bak.

sonra kurtulmak mümkünse isviçre de bunu yapabilirsin :)

Peygamber falan olman gerek.

arkadaşlar her şeyi bir kenara bıraktım, zaman zaman kafamda doğuş'un akyürekler şarkısını döndüren bir oluşumdan söz ediyoruz. ciddi bir konu. lütfen siz de hassas yaklaşın.

hahahahhahahahahah

bunun caresı ıste sureklı o sarkıyı dınlemek ve artık hıssızlesmek. demek cekıyor senı bı sekılde...

cok pis bi bilincaltin varmis anlasilan. ama maalesef bundan kurtulma sansin yok.

Abuk gelebilir ama günlük meditasyon cidden zihinsel rahatlama getiriyor.

Dinamik psikoterapi seanslarına bütçe ayırmalısınız.

bence sal onu.evde beslenmez o.bu arada nasıl yakaladın :)

besle besle ava çıkarsın. if you know what i mean... ;))))

bence de sal yahu yazık, uçsun kaçsın dışarılarda. ama alışırsa falan o balkonda besle. gelsin yesin gitsin. sevimli değil çok korkunç bu arada. ben yaklaşamazdım bile.

bir arkadaşımın vardı kıymayla besliyordu.

Foto çeksne çok merak ettim.


Ayrıca bence salma, harry potter olursun büyüyünce:) adını hedwing koy



Editorella: caps varmış mobilde göremedim sorry

of çok korkunç. hayatta girmezdim baykuşlu eve. kıyma falan yiyormuş, sizi yemesin?

mecbur salacan et yetişmez ona. dikkat et sağlam ısırır

Sal. Hapsetme hayvanı.

oha tipe bak :) nasıl duruyor öyle elde ya sinirlenip gagalamıyor mu ya da korkup kaçmaya çalışmıyor mu çok ilginç.

pozlara bak kuştaki. yalnız ilk defa canlı canlı böyle yakından gördüm.

sal gitsin dönerse senindir

salma sakın baykuş besleyen birçok insan gördüm ben kıyma gibi et fln yiyebiliyorlar çok güzel hem

yarali degilse eger sal gitsin. evcil hayvan degil baykuslar.

veterinere danışmadan kulaktan duyma bilgilerle bir şey yapma.

senin için ya da hayvancık için zararlı olabilir.

babanne tavsiyesi
ugursuzluk getirir yavrum, buldugun yere birak

hayvanı hapsetmeye ne hakkın var yahu? biz sokakta kalmış, bakılmazsa ölecek kediyi eve alırken düşünüyoruz onun özgürlüğünü, sen evcil olmayan, eve, insana ihtiyacı olmayan hayvanı hapsetme peşindesin. biraz empati lütfen.

hassiktir. birbirinize alışmışsınız kısa sürede

hayvanın gırtlağını niye sıkıyosun olm hahah ikinci fotoda boğmaya çalışıyosun gibi olmuş.

Ölene kadar bakmayacaksan hayvanı insana alıştırarak ona çok büyük kötülük ediyosun! Bunu düşün en başta sonra da ver kararını. Hayatını zorlaştırır insana alışmasını. Biliyosundur ne demek olduğunu.

baykuş beslemek türkiye'de yasak yanlış bilmiyorsam.

sal la yazık hayvana.

tarkan filminde gözünü falan oyuyordu adamın başkan, aman dikkat et.

Panpa dikkat et baykuslarda bit oluyor.

kaç liraya verirsin? abimin doğum günü yaklaşıyor da çok sever baykuşları

ben açıkçası korktum. ürtücü bir hayvan değil mi :( korkarım. bence bırak :(

türkiyede yasak beslemek, bir arkadaşımda vardı internette forumları var ordan bilinçli birine ver ya da sal doğaya bakması zordur emek istiyor çok.

Ne yaptin cok merak ettim.

Mamayı ıslatıp verin. Çok fazla yemez yine ama. Size tavsiyem acana alın. Benim kedim de royal canin, hills cart curt hiç birini beğenmemişti. Şimdi acayip yiyor mamayı ve mama içeriği çok sağlıklı. Googledan biraz araştırırsanız acananın farkını daha iyi anlarsınız. (Yalnız dışkısı fena kokuyor)

Eski mamayla harmanlayıp verseniz bir süre. Oranını sürekli artırarak yeni mamanın.

abi damak tadı var bu kedi denen dostlarda.

benim rahmetli ciğeri koklamayı çok severdi delirirdi koklamaya ama et yediremezdin. sebzeli mama yerdi sadece. kuru, yaş, marka aklına gelecek varyasyonları denedim olmadı. ama salata yap mesela yağsız filan, hele bi de yeşil soğan görünce delirirdi. tavşan köpek kırması bi kediydi hey gidi :).

sevmiyorsa sevmiyordur, paramı çıkarıcam diye kediye eziyet etmenin, aç bırakmanın anlamı yok. mamayı veterinerden aldıysanız belki iade edebilirsiniz yoksa sokak kedilerine verin

sana kötü haber yemicek o mamayı o :)

eski mamasından alsan iyi olur. bu mamayı da başkasına ver.

kediler böyle naparsın.

tavuk suyu ile ısla mamayı, zaman içinde azalt tavuk suyu miktarını. Benim de ilk düşüncem en balık aromalı mamayı almak oluyor ama en beğendikleri o olmuyor genelde.

üzgünüm ama çok kötü :/

çok güzel olmuş ama sanki evlilik için :)

yüzükler, kurdela ve makas konulabilir buna ve minik bir kardeşimiz taşıyabilir.

sıkıntı değil açık açık söyleyin, sırf can sıkıntısından oturdum bununla uğraştım, çöpe de atsam umrumda olmaz.

gayet güzel.

çok şirin bence :)

pullu, taşlı, simli vb. nişan tepsileriyle kıyasladım; bence de güzel.

oha. hoş olmuş. erkekler şimdi ıyyy falan diyecek ama hoş bence.

ha böyle şeyleri düğün zamanı dükkanda görsek 200 liraya satarlar. milet de koşa koşa alır. böyle şeylere abuk paralar vermek çok saçma. ama oturup yapmışsın, takdir ettim. hediye bile olur bundan.

bence de gayet iyi,klasik ama güzel yani.

hehe çok mutlu oldum :)

@mea maxima culpa, evilik için olacak aynen, yüzük kurdele makas taşınacak.

@olabilir ya da olmayabilir, aynen simli taşlı pullu olanlardan hiç hoşlanmadığım için bi deneyeyim dedim.

Çok güzel, çok beğendim.
Elinize sağlık.

buna bir sürü para sayacak birçok insan tanıyorum öyle söyleyeyim.

@tuborg yeşili, o insanları bana da söyle, seri üretime geçelim :)

çok güzell bayıldım hatta nerden aldın çok merak ettim..:)))

çok güzel, işinizi bitirdikten sonra böle bi yere assanız bile süper durcak bişi olmuş.

elinize sağlık!

link olarak atsanıza şu fotoları ya. görünmüyo telefondan. merak ettim iyi mi.

boşver bu işi, yol yakınken geri dön. evlilik herkesin harcı değil, özellikle kafanda statü farkı gibi bir hisle asla olmaması gereken bir şey.

aile fertlerini topla, ben kesin karar verdim, ayrılıyorum, kendinizi bu fikre alıştırın de.

ailen sevmeseydi karşı gelseydi bu ilişkiye daha mı iyi olurdu?

benim ailemde sevgilimi çok seviyor, ve ben bu durumdan inanılmaz memnunum. ailem ilişkimi destekliyor ve müstakbel eşimi seviyor. anne baba ile eş arasında kalmak zorunda olmayacağım.

bence biraz iyi tarafından bakmaya çalış olaylara. sevgilisi seviyorsan buna odaklan. illa bi tarafın üstün olması gerekmez ilişkide. üstün olması gerekse bile sen bazı fedakarlıkları yapamıyorsan belki de bu ilişki senin için doğru değildir

Sevgiline değil ailene yüklen. Gerekirse rest çek, yaptıklarının ne kadar küçük düşürücü olduğunu anlasınlar. Bu konuyu da kesinlikle erkek arkadaşınla konuş. Gerekirse evliliği erteleyip aynı evde yaşayın. Ne olursa olsun ailenin üzerinde böyle bir baskısı varken onlara haklı oldukları izlenimini verme. Daha sonra evliliğinde en ufak bir badirede günah keçisi sen olursun.

öncelikle dediklerinden çıkardıklarım şunlar:

elemanın ailesi maddi ve kültürel olarak sizinkilerden yüksek. sen bu durumu kabul etmesen bile bu böyle. çünkü aileleriniz denk olsaydı sizinkiler karşı tarafın ailesini beğenmek bir yana dursun tüm negatif yönlerini ortaya koyarlardı (tıpkı senin kendini sevgilinden üstün görmen gibi :). koymadıklarına göre sen göremesen bile arada gayet fark var. dolayısı ile başına bir talih kuşu konmuş evet, bunu kabul etmemen de psikolojik açıdan baktığımda gayet normal.

sevip sevmediğine emin ol. ama aileleri değil sevgilini. sosyakültürel ortamdan bağımsız olarak kendini geliştirmiş/geliştirmeye meğilli istisnalar vardır. onlardan mı bir tart bakalım? bunun 10 yıl sonrasını da düşün, evlilikte,işte,arkadaşlarınızla, çocukta, hayatın her yerinde onunla yapabilecek misin bunları düşün..
ya da aklında başka birileri (şu anda var olmasa da şablon olarak biri) olabilir mi yarın öbür gün? tuh ulan şu adamla evlenseymişim keşke der misin ilerde?

sen kendini ve sevgilini bir değerlendir.. gerekirse daha çok zaman iste, aceleye getirme.
ayrıca evlenmek zorunda ASLA değilsin.
kaç kişi gördüm nişanı atan, hemen sonra hayatının aşkını bulan.

evlenin, ailelerden biraz uzaklaşın, bu sorun düzelecektir bence.

ailenle sert bir dille konuşman lazım.kimse başka birinin çocuğunu kendi çocuğundan üstün göremez.ha bir de o seninle evlenmese kimse seninle evlenmez gibi hissettirmez çocuğuna.

1-aileni değiştiremezsin. konuşarak olmaz. ailen kafayı yemiş bu bir.

2-1 madde yüzünden.sen de çok kafası yerinde olan biri değilsin. (üstünüm benler felan)

3-bi bok becereceğin yok bare çocuğun hayatını batırma.

4-boş boş bunları düşünüp dizi izleyeceğine bi hobi bul sarılacağın bi işin gücün olsun.

oturak olasın. oturaklıymış.

eğer evliliğiniz ailelerin evliliği biçiminde olmayacaksa, (örneğin evlerin ayrı olmaması, çok yakın/aynı binada olması veya ikide bir biraraya toplanma) evlendikten sonra şu anki kadar muhatap olmayacaksın mevcut durumla. Ailene rahatsızlığını dile getirmek düzeltebilir tabi durumu ama en kötü ihtimalle öyle olacak işte.

ya ben senin sıkıntın nedir anlamadımki...

erkek arkadaşını sevdiğini söylüyorsun.
evlenmek istediğini söylüyorsun
ailenin onunla evlenmeni istediğini söylüyorsun

e sorun ne burda?

evlenmenize karşı çıksalar daha mı iyiyd?

bence dertsiz başına dert arıyorsun.

edit: yorumların hepsinin saçma oldugu ender sorulardan birisi olmuş bu arada. "cek" birazcık doğru yazmış belki, diğerlerini kaldır at çöpe :)

Ailesiyle evlenmiyorsun. 2 haftada bir belki yemeğe falan gidersiniz çok fazla içli dışlı olmayacaksınız sonuçta. Ayrıca bir elin beş parmağı bile birbirinden farklıyken ailenin senin gibi düşünmesini bekleyemezsin. Sevgilinle bu işi yürütebileceğine inanıyorsan yemişim ailesini de çık işin içinden. Son olarak da şunu söyleyim bu kadar küçük detaylardan nem kapıyorsan evliyken çok daha büyük sorunlarla karşılaşınca ne yapacaksın? Egona hakim olamıyorsan evlilik sana gitmez çünkü evlilikte ben yoktur biz vardır.

evlenecegin insanda ''statü'' ne ya? kontes misin sen? yanlis dusuncelerdesin, ailen de cok yanlis düsüncelerde.

cocuk seni seviyorsa evlen gitsin. evlenecegi insanin zekasini, kültürünü tartan, hesaplayan bir insan boylesine ciddi olaylarda dogru adimi atamaz genelde.

nikahta keramet vardır. evlenince her şey düzelir.

yorumlara ne desem bilemedim.

gereksiz yere @serajin'e kızanlar, ayrıl diyenler, onun ailesin sert çıkışanlar. :(

ya arkadaşlar kız size sormuş diye üzerine yüklenmeniz gerekmez. herkes bir dikkatli olsun. iki insan birbirini seviyor, anlaşıyor, aileler birbirini beğenmiş, sadece @serajin'in ailesi olayı abartmış.

bence otur kafanı dinle. hatta bu olayı bir psikoloğa bile danışabilirsin.

kimse akıllı tavsiye vermiyor. ailene nasıl davranacağın konusunda yardımcı olur ve evlilikle ilgili endişelerin üzerinde konuşursunuz.

burdaki bekara karı boşamak kolay mantığı ile veryansın eden arkadaşların gazı ile bir şey yapma.

kendin hazırlayabilirsin.

ama illa hazır almak istiyorum diyorsan istanbul-kabalcı kitabevinde var.

not: her zaman büyüklere danışmakta fayda vardır.

Birkaç yıl önce süslü cümlelerin altını çizerdim ama artık çok komik geliyor nedense. Çünkü açıp baktığım yok, bakarsam da "ne diye çizmişim ki bunu?" diye düşünüyorum sadece. Bir anlamı yok yani.

Edit: Kitabın şekliyle değil içeriğiyle ilgilenmek gerek.

çizmem.nefret ederim,kitabı karalamaktan.

Çizmem. Kitaba bunu yapmaya kıyamam. Yazık. Şimdiye kadar ders kitapları hariç hiç bir kitabı çizmedim. Çizmek de bazen ergence geliyor bana.

Altını çizmem, hoşuma giden kısımların yanlarına kurşun kalemle tırnak işareti koyarım..

Çizerim. Hoşuma giden cümleleri. "Aa ben de böyle düşünüyorum" dediğim cümleleri. Hatta altını çizecek cümle bulamamış olduğum bir kitabı bitirdiğimde üzülüyorum.

çizerim de yazarım da hacı, hiç acımam kitaba.
hoşuma giden cümle olur paragraf olur çizerim veya işaretlerim.
hah zaman sonra açıp okuyor muyum? çok nadir.
önceden bende kitapta bir çizik olsa delirirdim artık öyle değilim.

@mutekebbir +1

ben paragrafın yanına ok işareti yapıyor ve kitabın en son sayfasına ilgili sayfanın numarasını yazıyorum. arada eski kitaplara bakıp son sayfadaki sayfaları yeniden okuyorum.

daha öncesinde bir deftere de yazıyordum her kitabı bitirince, o zor oluyordu.

çizmem. sayfalari kenarlarindan asla kivirmam. ayrac kullanirim.

çizmem, altı çizilesi, üzerine düşünülesi bir şey varsa sayfaya post it yapıştırırak not alırım. Mevzu uzunsa post it e şuraya bak buraya bak diye kaynak isimlerini eklerim.

etkilendiğim bi cümle olduğunda ben de tırnak işareti koyuyorum, gerek yok öyle karalamaya tırnak da aynı işe yarıyor.

post-it diye bir şey var, kitaplarıma özen gösteririm yazılıp çizilmesinden de hoşlanmam.

Kucuk kagit parcalarina notlar aliyorum. Kitap cizmiyorum. Begendigim betimlemeleri yaziyorum daha cok, ve bilmedigim deyimleri, kaliplari..

tekrar dönüp okumak isteyeceğim cümlelerin altını çizerim de yazı da yazarım.

genelde çizmem. çünkü parçaları bütünden ayırmayı, çok anlamlı bulmuyorum. o yüzden kitap bitirdiğimde cümleler, isimler vb. aklımda kalmaz. imgeler, bakış açıları ve kısmen de duygular kalır.

Gayet güzel çizerim, hem de bu iş için özel olarak aldığım renkli kuruboya kalemlerim, bu kalemlerin durduğu özel kalem kutum var. Önemli yerleri çizerim, gerekirse yanına yazı yazarım, not alırım, kitaptaki karakterleri vs bir post it e yazar kapağının içine yapıştırırım. Bazen kitap ozetlerini bir deftere not alırım. Sonuçta kitapları faydalanmak, öğrenmek kendimizi geliştirmek için okuyoruz, azami faydalanmak gerekli.
kitaba kıymak filan hikaye, ömür boyu rafta durup tozlanacak, çizsen ne olur çizmeden ne olur. Amaç faydalanmak, ve elimizdeki kitap antika değil, üç kuruşa satılan kitaplar.
ayrıca herkesin hafızası, zekası,kafasının çalışması farklı, misal ben okuduklarımı çabuk unutuyorum. Gerekirse altı çizili yerler hatırlatıcı oluyor.

çizmiyorum ama çizenlere ciddi anlamda özeniyorum.

doktora gitmekten niye korkuyorsun? doktor da mı tırmalayacak?
muhtemelen kan toplamıştır, yine de endişeliysen göster.

Morarma kandan olmuştur.

mikrop kapmışsın
antibiyotik kullanman gerek
doktora gitmekten korkacak yaşta mısın bilmiyorum ama gitmezsen çok daha korkutucu şeyler olabilir
bu arada kedinin aşılarını yaptırman gerek

Bence doktora gitmelisin antibiyotik yada krem verir en azından çabuk iyileşir sonuçta kedinin aşıları var sana zorla kuduz aşısı yapılacak değil ya ama şöyle bir durum var ev kedisi de olsa 3 doz kuduz aşısı yaptırabiliyor doktorlar bilgin olsun...

kedilerin tırnakları doğal olarak pis olur aşılarıyla ilgisi yok. sen de bepanthen merhem sürersen geçer birkaç güne.

kedin evde de olsa karma ve iç parazit aşılarını yaptırman gerek. poposundan kurtlar gelirse şaşırma

kedi tırnağı neden ve nasıl kirli oluyormuş?

benimkiler yer gün tüylerini temizledikten sonra tırnaklarını da tek tek temizliyor.

kedilerin tırnaklarını niye kesmiyorsunuz?

ayrıca kedili evde her daim antibiyotikli merhem olmalıdır.

kedilerin tırnakları oyuklu, ikiye katlanmış gibidir ve içinde pislik birikir. incecik iğne gibi bir törpüleri olmadığı için özellikle arka ayaklarındakileri pek temizleyemezler.

çok saçma gelecek ama tüy yutuyor olabilir mi ?
bir de böbrek büyümesi demişsin, içirdiğin suya dikkat etmeni tavsiye ederim.

o saçma sapan mamaları bırak kedin 3 aya kendine gelir.

en iyi mama alıyorum hatta yesin diye en güzel yaş mama ile besledim hasta iken suda benim içtiğim su bilemedim ne zaman iyileşir...

en iyi mama derken veteriner ve pet shoplarda satılan sindirim sistemleri hassas olan kedilen için olan mamalardan alın.

tedavisi için önce kendisinin bunun idrakinde olması ve kabul etmesi ve de düzelmeyi istemesi gerekir. çok zor.

ZINDAN ADASI – SHUTTER ISLAND leonardo dicaprio izlemediysen mutlaka izle derim.

uzak dur hayatın kararır

burda yazdığın gibi söyle suçlamadan, yargılamadan, literatürde böyle bir şey var dersin, insanlar bu dertten muzdarip dersin. net olmak en iyisi.
kendisi de kabul ediyorsa düzeltmesi için deneyin, çabalayın.
kabul etmiyorsa bence yol verin gitsin. söylediği her şeyin acaba doğru mu söylüyor yalan mı söylüyor şüphesiyle nasıl ilişki ilerlemez.

Arkana bile bakmadan kaç ordan.

Direk tedavi ol demelisin bence çünkü durum ciddi görünüyor.
Olayı kendi açından görmesini sağla, yani kendini senin yerine koysun ve sana hak versin. Ordan gir konuya.
Ama bence de uzak durmalısın, işin gerçekten çok zor görünüyor. kendini düşün biraz.

hareketli bir yasam
duzenli beslenme (neyin zararli neyin faydali oldugu artik herkes biliyor)
yapay yiyeceklerden uzak durmak
dogal yiyecekler kullanmak
genetik tabi onemli bir durum

sağlıklı kiloya inmek, sağlıklı beslenme ve spor çok önemli.

meyveyi çok abartmamak lazım. meyve suyu yerine ayran ya da maden suyu gibi içeceklere geçiş yapmak daha sağlıklı mesela.

kilon normal bence, 178 boyla 73 kiloyum normal duruyorum, 75 zayıf kalırsın. işte abur cubura dikkat ediceksin, hiç yeme değil de ölçüsünü kaçırma işte, hergün kola falan içme mesela. kısacası normal sağlıklı beslenme şekli. ani kilo alıp vermemeye bak, stres yapmamayı öğren. illa light ekmek falan gerekli olduğunu sanmıyorum zaten insanın hayatta temel olarak keyif aldığı yemek,uyku,seks. bunlar güzel olmazsa hayatın tadı olmaz. ama abartma işte. tuzu toptan çıkartma hayatından, vücudun ona da ihtiyacı var, bi de misafirliğe gidince yemek yiyemezsin herşey aşırı tuzlu gelir. şekeri çıkart hayatından, çayına falan kesinlikle atma, tatlıları çok az ye. spor falan da iyi yani vücudun sağlıklı olsun direnci artsın güzel. ama hiçbişeyin yüzde yüz garantisi yok.

yağı ve tuzu çıkarman çok güzel.

ama asıl yapman gereken: EGZERSİZ
azı karar çoğu zarar derler ya, bu konuda öyle değil. yapabildiğin kadar egzersiz yap. spor hayatındaki en temel öğelerden biri olsun. diyabetten korunmak adına yapabileceğin en güzel şey budur. gerisi egzersiz kadar etkili olamaz.

bir de sigara ve alkolden uzak dur.

günde 8 porsiyon meyve mi yiyorsun? (4 elma + 4 şeftali?) epey fazla bu. günlük 3 porsiyon meyve iyidir. arada çikolata vs ile kaçamak yapabilirsin

ton balığını ne kadar sıklıkla tüketiyorsun bilmiyorum ama cıva zehirlenmesi riski var. haftalık 300 gr'ı geçmemesi lazım balık tüketiminin. şeker olmiyim derken cıvayla bozma, onun geri dönüşü hiç yok

dediğin şeyler güzel ve işe yarar. diabet hastası olsan da iyi bir tedavi ile komplikasyonları olabildiğince ileriye atmak mümkün. sanırım baban tanı konduktan sonra kendine pek dikkat etmemiş. sende eğer bu irade varsa diabet olsan bile rahat geçirebilirsin. bunu neden söyledim, çünkü diabet olmayacağının bi garantisi yok. diabet dünyanın sonu da değil

bilemedim.com

"light ekmek" dediğin şey de beyaz ekmek oluyor. "asla beyaz ekmek yemiyorum" diyorsun ama aslında hala beyaz ekmek tüketiyorsun. tam buğday ekmeği yemelisin. ama marketlerde tam buğday ekmeği diye satılan ekmeklerin çoğu yarısı beyaz un yarısı tam buğday oluyor.

"tam buğday unlu ekmek" yazıyorsa üstünde, onun yarısı beyaz undur onu almamalısın.

"tam buğday ekmeği" yazıyorsa tamamı tam buğday unu olması gerek bunu almalısın.

fırınlarda falan tam buğday ekmeği diye satılan açık ekmeklere zaten anca %10 civarında falan tam buğday unu koyuyorlar, kalan %90'ı yine beyaz un oluyor. o yüzden üzerinde değerlerini okuyabileceğin paket ekmek almak daha mantıklı.

aslında en iyisini istanbul halk ekmek yapıyor tavsiye ederim. özellikle organik tam buğday ekmeği diye bir ürünü var ki şahanedir.

içinde glikoz ve fruktoz şurubu olan herhangi bir şeyi tüketmemeye çalış (?!)

her bir boka koymuş şerefsizler

Öncelikle aşağıda yazdıklarım tek bir kaynağa dayanmamaktadır ve kendimin bugüne kadarki derlemelerimdir;
1-Günümüzün hastalıklarının sebebi bazı doktorlara göre insülin direncisir, hasta olun olmayın insülin direncini ve risk grubunda olduğunuz hastalıkları öğrenin erken teşhis ve bilmek avantajdır.
2-Diyabet yiyememe hastalığı değildir, ölçülü yeme hastalığıdır. İki türlü diyabetli vardır; 1-Diyabet hastası 2-Diyabetli birey (bu kişiler hastalıklarıyla barışıktırlar, yaşam şekillerini hastalıklarına göre değiştirdikleri için normal sağlıklı bir insan gibi yaşarlar hedef bu olmalı diyabeti kabul edip yaşam şeklini değiştirmeli hem hasta olmamış gibi yaşanmalı hemde diyabetin getirdiği olumsuzluklardan kurtulunmalı)
3-Şeker hastaları (adaylarını aynı şekilde düşünebiliriz) kendilerinin doktorudur, doktorlar onların yardımcılarıdır (bir doktorumun sözüdür)
4-Ailenizde şeker hastası varsa şeker hastası adayısınızdır, kesin olursunuz diye bir şey yok.
5-Öncelikle kilonuzda kısa zaman dilimlerinde aşağı veya yukarı oynamayın uzun zamana yayın.
6-Şeker hastalığının diyeti diye adlandırılan diyet aslında normal insanın diyetidir, şeker hastaları uzun yaşar denilir öyle bilinir doğrudur da yani normal şeker hastası olmayan biride aynı diyet sayesinde sağlıklı yaşayabilir.
7-Diyabette rol oynayan faktörler şunlardır; kalıtım, kilo, hareketsiz yaşam, stres, insülin direncine sebep olan faktörler, rafine beslenme tarzı.
8-Tüm bunlara rağmen diyabetten korunmak geciktirmek ötelemek mümkün gelelim yaşam tarzı ve beslenme tarzına;
a-Yaşam tarzınızı diyabetli hastanın diyetine uyarlarsanız hayat boyu rahat edersiniz çünkü artık yaşam tarzınız olmuştur.
b-Karbonhidrat yani şeker iki şeklidedir; 1-kompleks şekerler besinin tabiatında olan şekerdir, 2-basit şeker bildiğimiz şekerle yapılan besinlerdir.
c-Hareket edin, hayatınızda spor olsun haftada 4-5 gün 30-40 dakikaka yürüyüş bile yeterli olabilir.
d-Basit şeker içermeyen gıdalar tüketin mesela çayı kahveyi şekerini aşama aşama azaltarak nihai hedef şekersiz tüketmek olsun.
e-Her gıdanın glisemiks indeksi yani kana karışma hızı farklıdır ekmekte bile karbonhidrat vardır mesela beyaz ekmeğin, muzun, balın glisemiks indeksi yüksektir, bunlar yerine glisemiks indeksi düşük kompleks şeker içeren doğal yiyecekler tüketebilirsiniz mesela elma, havuç, ayva, tam buğday, çavdar ekmeği gibi.
f-Yine glisemiks indeksi yüksek pilav ve makarnayı özellikle akşam yemeğinde yemeyebilirsiniz pilav yerine bulgur tüketebilirsiniz.
g-Şeker endüstriyel bir üründür o olmadan yaşamak ilk başlarda zor gibi gelsede sonra pek tabi mümkün atalarımız pekmez hoşaf ve meyve yemiş, şekeri hayatınızdan çıkardıktan sonra şeker artık size eskisi gibi tatlı deil acı gelecek çay kahvenin daha lezzetli olduğunu ve baharatları keşfedersiniz.
Not:Karışık gibi oldu ama ilave olursa eklerim

Valla selanikte ucuz konaklayabileceğini sanmıyorum.Hostel bulmak çok zor oluyor dönemde.Biz 40-45 Euro ya güzel bir hotel bulabilmiştik. emporikon hotel. Güzeldi.

40-50 EUR verebilirim hotel için. Hotel dışında yeme içme ve etrafı dolaşma konusunda tavsiyeniz var mı?

Selanikte sirtakili falan mekanlara git, bagdat caddesi gibi bi yer vardi orda bir suru mekan var ama adini hatirlayamadi. Kavalada balik yemistik, sahilde, guzel soslu bi kabak kizartmasi yedim orda tadi damagimda, vardir her yerde belki menude gorursen kacirma bence. Bi de kavala kurabiyesi al tabi. Kavalada konaklayabilirsen orasi da cok guzel bence

Kavaladan Thassos adasına geçip orda konaklarım büyük ihtimalle. Bahsettiğiniz kızartmayı her mekanda bulabilir miyim?

Ya ondan emin degilim iste, kavalada sahilde mavi beyaz sandalyeleri olan cok sirin bi restoranda yemistik. Gercekten cok guzeldi ama

kavala kurabiyesi al. acayip güzel ve taze oluyor. burda satılanlara benzemiyor.

hatta bana da getir bir paket :)

(bkz: yapma volkan)

o olmamis,

bu da olmamis,

ben xxx mezunuyum,

ben mühendisim,

benim xxx arkadaslarimda var,

ben, ben , ben , ben ,ben.

yukaridakileri bir fonksyon ile harmanliyosun.

nasıl derken?

zevkine yapmıyorum kardaşlar. ödev bu. teze geçmek için bunu yapmam lazım lakin nedir, nasıl yapılır bi fikriyatım yok :/ 31'i teslimim var.

misal tez yazarken kimi kurallar vs vardır. bunun da kuralı kaidesi var mı? hem teknik hem muhteviyata ilişkin. misal machiavelli'in prens'ini eleştirmem lazım benim. bunu atıyorum liberal bakış açısıyla yapmak zorunda mıyım? realist olarak mı eleştirmeliyim? kapak nasıl vs. herhangi bir link verirseniz ya da parmakcıklarınızı yoraraktan yazarsanız cidden ağlarım burda :)

en.wikipedia.org

öncelikle genel olarak kitabı tanıtacaksın. içeriğini anlatacaksın.

sonra kitabın önemini, etkilerini, eleştirilerini vs anlatacaksın.

elbette ciddi yazacaksın, gerektiğinde dipnot vereceksin.

ben çok beğendim filan gibi komik şeyler yazma.

bende 820 var. kamerası dışında 920 nin özelliklerine yakın özellikleri var. çok memnunum.

biraz inceleyin. sizin isteklerinizi karşılıyorsa bekleyin, yoksa gerek var mı bilemedim.

2000 tl'nin altında olacaktır. ben 1700-1800 arası bir fyat bekliyorum.

ve kesinlikle beklemeye değer. önceliğiniz fotoğraf makinesiyse bekleyin ancak fotoğraf makinesi özelliğiyle çok fazla ilgilenmiyorsanız 920 de işinizi görür elbet.

hiç başlama bence.

kalemimin sapını gülle donattım olabilir

@mea maxima neden?

iyi insandır, iyi komedyendir, tiyatrocudur filan ama kitaplarını okumaya gerek var mı?

bir sürü önemli yazar, düşünür varken.

Hayatımda okuyacağım ilk ve tek kitap ferhan şensoy olmayacağından bence telaslanacak bı şey yok :) ayrıca su best seller listelerini o hale getirenlere söylemek lazım bunu.

bu benim fikrimdi :)

sen diğer fikirleri de al. hepsinin yeri başka.

ben 40 yaşından sonra yapıyorum.

bu duyuruyu sil-kapat, yoksa döverim. özel konular bunlar :)

bu işin yaşı yok kalbinden geçeni yap insanlara kulak asma

kalbimden geçiyor tabi ama merak ettiğim aslında zaman ayırma, psikoloji kısmından çok fiziksel boyutu. yani mesela algı seviyem azaldığı için zorlanır mıyım? beyin faaliyetleri de diğer fiziksel faaliyetler gibi yavaşlıyor mu? 20 yaşında biri ile 30 yaşında biri aynı seviyede spor yapamaz ya onun gibi. bazen öyle hissediyorum çünkü sanki algım ve öğrenme hızım azalmış.

27 yaşımda yüksek lisans a başlayacak olmam beni de 30yaşımda doktora a yapıyor olacağıma dalalet edeceği için bence tam yaşı dostum normal yani

yapma hocam sagliginin zirvesindesin, kendini küçük görme.

yapılır, burada da çok var.
millet yüksek lisansa o yaşta başlıyor hatta.

ama akademisyen olarak devam etmek çok zor bir ihtimal.

Millet 60-70 yaşında cumhurbaşkanlığı yapıyor, sen 30 yaşında bunadım mı diyorsun? İlginç

bizim hoca 64 yaşında doçentliği aldı. demekki 60ında bile herhangi bir yavaşlama olmuyor.
ki zaten 30'undan önce doktorasını bitirebilen kaç insan evladı var ki.

www.eksiduyuru.com

tek ofsayt tarafını yazayım.

birçok alanda olduğu gibi akademik alanda da geri kalmış olduğumuz için şöyle bir durum var

tübitak doktora burslarını 30 yaş üstüne vermiyorlar.
bir de üniversiteye asistan arayanlar 30 yaş altı arıyor.

sanki bilim yapmanın yaşı olurmuş gibi filan diye başlıcam ama tübitak'ın bilimle alakası olduğunu kim söyledi, öyle değil mi?

suits

csi las vegas

breaking bad.

diğerlerini boşver, buna ilk 5 bölüm şans tanı, sonra gel bana teşekkür et.

ben de oz diyorum eğer diyolog diyorsan
dexter ı da öneririm

(bkz: downtown abbey)

(bkz: carnivale)

downton abbey

dexter

suits

shameless diyeyim bende

dexter.

Dexter

(bkz: perception)
(bkz: elementary)

nip/tuck

Dexter
Breaking bad

bence oldukça cazip bişey: www.saltonline.org!/tr/611/film-gosterimleri-the-world-is-a-vampire


ek: link olmuyor kopyalayın efendim

sabancı müzesi, oryantalizm sergisi var.
arter'de güzel bir sergi var. karanlık bir sergi hoşuma gitti adını unuttum. öneririm.

zero etkinlik rehberine göre bugün;

beşiktaş pazarı
pendik pazarı
feriköy bir pazarı

var.

istanbul modern'de erol akyavaş retrospektifi var.

3-7 arası genelde.

3 gün ne ya? 5 ile 8 arası sürer

3 doğrudur. bazılarında kısa sürüyor. bazıları şanslı doğuyor:)

2 gün de sürebiliyor valla kendimden biliyorum :)

oha 5 ne? yani olur da, alt sınır olamaz. şahsımın 3 gün sürüyor.

3

3 gün yoğun, sonraki 1-2 gün hafif sayılmaz yani.

(bkz: chariots of fire)

senaryo yazmissin sen :)

atletizm degil ama bobsleigh (kizak) takimini alatan eglenceli bir film var www.imdb.com

820 bende var. durmadan kullanıyorum. ne kendi internet bağlantısında ne de wireless da herhangi bir sorun yok.

hatta internet bağlantısı yavaşken bilgisayar internete giremezken bu şakır şakır çalışıyor.

ben çok memnunum telefondan. siz bakmayın çok bilmişlerin şöyle böyle diye çamur atmalarına.

telefon hattından olabilir mi sorun acaba? aldığı yere gidip kontrol ettirse.

maalesef hattını aveadan vodafone a taşıdı ve değişen bir şey olmadı.

(bkz: sokak kedisi bob) :)

beach boys hits albümü al, güle oynaya git plajına kardeşim..

kitap olarak da, bir adet turgut uyar şiir kitabı ile pal sokağı çocukları diyorum.. ehehehe..

Kendim kullandığım müziklerden örnek vereyim. Bizzat dinlediğim enerji veren keyifli parçalar. Ancak sözlü müzik çok sevmediğim için çoğu enstrümental
Dexter Ost - Photo album, Perfidia, Astor Birthday Party, Conoci La Paz
Breakin Bad Ost - Tamacun, 1977, Negro Y azul
Knife Party - Bonfire
Stribor Kusturica - The black Train
Goran Bregovic - Kalashnikov
Zavet Ost - Fyler, Hotelski Cocek
Red Hot Chili Peppers - Cant stop
Amelie Ost - La noyee

Youtubeda hepsini bulabilirsin.

murat uyurkulak - bazuka. (öykü kitabıdır)

kumral ada mavi tuna.

müzik listem grooveshark.com

son bir yıllık d&r harcamalarım
s1307.hizliresim.com

Satın alacağım zaman sıfır tercih ediyorum ama eşe dosta gidip kitaplıklarında hoşuma giden kitap varsa onlardan da alıyorum.

Kendim için konuşursak yılda 3-4 kez 70 - 80 liralık siparişler veriyorum toplu olarak. Kitapçılarda dolaşırken aldıklarım da var ama onları net söyleyemem.

Bunun dışında armağan olarak da kitap satın alıyorum sevdiklerime, onları da katarsak 100 lira da onu ekleyebiliriz.

sahaflardan ikinci el alıyorum eski kitapları.

güncel kitapları ve son 5-10 yılın kitaplarını da gittigidiyor'dan topluca alıyorum ayda bir.

kitap fuarları dışında kitapçılardan sıfır kitap almıyorum. en son aldığım sıfır kitap persopolis idi, kitapçılardaki fiyatının üçte birine almıştım kitap fuarından.

300-400 ü geçiyordu yıllık sadece kitaba buyuk kitap evlerinden, yolum düşerse bakırköy koprudeki kitapcılardan. inkar etmiyorum e kitaba sarıyorum artık eğer arsiv yapmicaksam çerezlik bir kitapsa. 1 kere kitapyurdundan aldım memnun kalsamda alışverişte mağazadan daha çok kitap alıyorum

yani ne aldığına göre değişiyor o biraz. ben hem sıfır hem ikinci el tercih ediyorum.
yılda bir kez remzi'den 100 liraya yakın bişeyler alıyorum.
arada d&r falan var ucuz bulursam alıyorum.
bu arada pandora kitabevinden de hatırı sayılır alışverişlerim oluyor, okulun kitap bursu sağolsun (yılda iki kere bu olay).
ikinci el ucuz bulursam kaçırmıyorum mesela en son 17 dolar olan bi kitabı 3.5 liraya almıştım bi sahaftan.
bu ara çizgi roman çok okuyorum o yüzden belimi çok büküyor. sanırım bir yıl içinde GON'a 400 liraya yakın para bayıldım.
yani 400-700 arası falan sanırım. (dolar ve pound un kuruna göre de çok oynuyor tabi bu fiyatlar)

sıfır tercih ediyorum. internetten kargo bedava olacak şekilde. ayda bir kitap(15 lira) gibi bir oran tutturmuşum son bir yılda.

yillik 700-800 TL civari.
agirlikli olarak kitap yurdu bazen de d&r dan aliyorum.
ara sira da kitapcidan aldigim da oluyor.

kitap ayda ortalama 130-150 artı dergi ortalama 30-40.

bunları yıllığa çevirmek istemiyorum. böyle kalsın

önce sıcak suyla doldur, sonra içine deterjan koy, kirlerin yumuşamasını bekle.

semt pazarlarında kalaycılar olur, böyle bıçak fln satan hırdavatçılar. onlar alır haftaya parlatıp getirir, pahalı da olmaz yani. yeni gibi geri döner sana...

@hayat aklini konusacak bir filozof uret biz hep çaydanlıkları, tencereleri hep veriyoruz ama... onlar bakır değil ki... hadi aliminyum olmasa da en kötü çeliktir.

işte favori yapılan duyuruya da bildirim gelsin filan denmişti evvelden, bakalım, kısmet...

Duyurunun bildirim ve arama özrü bulunmaktadır. Umuyoruz compu halledecek.

eskiden sözlüğe mesaj geliyordu duyurunuza yanıt yazıldı diye.şimdilerde kaldırılmış heralde.

ara ara bakmak diğer duyuru sahiplerine de yardımda bulunma şansını arttırıyor. mesaj gelse daha şık olur tabii ki.

sağ tarafta bildirimler var ya. senin yazdıklarından sonra cevap veren olursa çıkıyor orda.

İğrenç olur. Başlatmayın la fesbukunuza. Aaaaa!